Engagement = Bağlılık ?

Engagement = Bağlılık ?

“Engament” iş hayatında çok kullanılan bir ifade. İnsan Kaynaklarının ana ilgi alanına giren konulardan birisi. 

“Engagement” çoğu yerde “bağlılık” olarak tercüme ediliyor. Hatta “Çalışan Bağlılığı Araştırmaları” yapılıyor. Araştırma sonucunda oluşturulan raporlarda çalışanların kuruma, işine ne kadar bağlı oldukları hakkında bilgiler yer alıyor. Bu bilgiler çeşitlilik arz ediyor. Genelde çalışanın kurumuna, yöneticisine ve kurumuna bağlılığını; gönülden bağlı, bağlı değil, mutsuz başlıkları altında değerlendirirliyor. 

“Engagement” kelimesini iş hayatındaki karşılığını doğru mu anlıyoruz? Bazı durumlarda da “engagement” kelimesi karşılığını “etkileşim” olarak kullanıyoruz.

“Engagement” kelimesinin karşılığı “Bağlılık” mıdır? 

Engagement dendiğinde aklımıza bağlılık mı gelmeli? Yoksa Engagement kelimesinin Türkçemiz’de tam bir karşılığı olmadığı için kullanıldığı yere göre birçok şekilde tanımlanması mı gereklidir?

Gelin bir örnek üzerinden giderek Engagement kelimesini anlamaya çalışalım. Bir dil bilimci olmadığımız için iş hayatından bir örnekle ilerleyeceğiz. 

Bir odada olduğumuzu düşünelim. Bizden başka bir kişi daha var. 

Bu kişi bize bir soru soruyor, biz de bir cevap veriyoruz. Soruyu cevapladıktan sonra önümüze dönüyoruz. Bu kişi yine sorular soruyor ama kısa kısa cevaplar veriyoruz, işimize devam ediyoruz. 

Bu örnekte bir “etkileşim” meydana geliyor. İngilizcesi “interaction”. Yani kişisinin sorusuna cevap verdiğimizde onunla basit bir etkileşime giriyoruz. 

Başka bir senaryoda ise bu kişi ile soru-cevap alışverişinin ötesinde aramızda koyu bir sohbet başladığını düşünelim. Laf lafı açıyor, konu üzerinde görüşlerimizi ve fikirlerimizi belirtiyoruz. Yani aslında basit bir etkileşimin ötesinde konuya, duruma, ortama ve karşımızdaki kişiye ilgi gösteriyoruz, kendimizi veriyoruz, kendimizden bişeyler katıyoruz. Bu durum artık basit bir etkileşimden (interaction) çıkıp bir “engagement” oluyor yani kendimizi olaya ya da duruma “dahil ediyoruz”. 

Odaya bir insan daha giriyor. Onu selamlayıp merhaba, hoş geldin diyoruz (etkileşim/interaction). Bu kişi önceleri konuşmalara hiç “dahil” olmuyor. Ama biz onu rahatlatıp konuşmalara “dahil olmasını sağlıyoruz”. Yani biz bu kişiyi konuşmamıza “engage” ediyoruz. 

Bu bağlamda etkileşim (interaction) ile engagement kelimelerinin aynı anlama gelmediklerini görüyoruz. Yani etkileşim, engagement kelimesi yerine kullanılmamalı.

Esas konunun bir çalışanın kurumuna, ilk yöneticisine gönülden bağlı, bağlı değil, mutsuz olması mıdır? Yoksa bir çalışanın kendini bir konuya, duruma ya da yaptığı işe nasıl ve ne kadar dahil ettiği, kendisinden birşeyleri ortaya koyarak nasıl “engage” ettiği, nasıl katılım sağladığı mıdır? Bir başka açıdan yöneticinin çalışanını bir konuya, duruma ya da işe nasıl dahil edeceği, katılımını sağlayacağı, yani nasıl “engage” edeceği midir? 

Yoksa “bağlılık”, “engage” olmanın bir sonucu olarak mı oluşmaktadır?

Bu soruların cevaplarını bir sonraki yazımızda irdeleyeceğiz?

To view or add a comment, sign in

Explore topics